FM 2019 Çıkış Tarihi Belli Oldu

Fm19 Duyuruldu steamda erken satın alma indirimi ile başladı! Gerçi indirim dedikleri de çok tartışılır :)

FMRTE 2019 İndir!

FMRTE 2019 için yakın takipteyiz çıktığı anda sizlerle paylaşacağız

FM 19 Yamaları ve Ek Dosyalar

Çok yakında bu bölüm hizmete girecek!

Fm Oyuncuarı Destekleşme Blog

Blog'umuz fm oyuncularına fayfalı ilerikler sağlamak amacı ile açılmştır oyunculara destek olabilrsek ne mutlu bie.

FM 19 Save Dosyaları

Çok yakında save dosyalarını paylaşmaya başlayacağız

13 Aralık 2015 Pazar

Lokum Gibi Oyuncu Bulma Rehberi



İnternet dünyanızın mütevazi Blog'u FM Gazetesi'den hepinize merhabalar.

Uzun süredir yazıp çizmiyordum. FM 2016 çıkalı epey bir zaman oldu ama yazma zamanı geldi sanırım. Geç olsun güç olmasın :)



Bugün sizlere aslında uzun zamandır yapmak istediğim bir rehberi sunmak istiyorum. "Lokum gibi oyuncu nasıl bulurum?"

Bu sorunun cevabının aslında bir çok cevabı var çünkü FM'de oyuncu bulmak çok komplike bir iş. Zaten bu yüzden herkes her an Wonderkid'ler (harika çocuklar) bulamıyor. Aslında olması gerekende bu. Her sezon 2-3 tane wonderkid bulmanız demek, 3-4 sene sonra artık her sene şampiyonlar ligi kazanmanız demek olur. Aslında bu işi kolaylaştırmak için kullanılan programlar mevcut. Oyunun veritabanını yüklüyorsunuz, minimum PA değerini giriyorsunuz ve size PA yüksekliğine göre oyuncuları sıralıyor. Ancak bu yöntem FM'nin bütün zevkini kaçırıyor bence. Sizce de öyle değil mi?

Kalite kokan genç yetenek bulmanın bir çok yöntemi var demiştik. Bunlardan birisi, gözlemcilerimize işi bırakmak ve buldukları yıldızlara (PA değerlerine) göre oyuncu almak. Ancak bizim asıl istediğimiz sadece PA değeri yüksek olan oyuncular bulmak değil. Yani öyle olmamalı değil mi? Yıldızları 4.5 bir oyuncu buluyorsunuz ama ortalaması 6.80'i aşmıyor. Sinir bozucu! Bazen yıldızı düşük oyuncular size 5 yıldızlı oyuncudan daha fazla katkı sağlar. İşte "Lokum gibi oyuncu" başlığına sığdırmaya çalıştığım olay bu. Emin olun işin en zevkli yanı bu tarz adamları bulmak.

Şimdi, gelelim bu adamları nasıl bulacağımıza;


  • Öncelikle sene başında gözlemci sayımızı elimizden geldiğince artırmak ve her bir gözlemcimizi farklı milliyetten seçmek. 
  • İkincisi, oyun başında mümkün olduğunca lig açın. "Güney Amerika veritabanı" açacağınıza "Brezilya, Arjantin" liglerinin sadece birinci liglerini açın. Onun dışında veritabanını "Geniş" olarak ayarlayın. Bunun dışında "Belçika, Danimarka, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Portekiz, İspanya, Türkiye" liglerinin birici liglerini açabilirsiniz. Ben genelde bu şekilde kullanıyorum.

    Neden bu kadar lig açmalıyım?
          Çünkü birazdan vereceğim resimlerde ihtiyacımız olduğunu göreceksiniz.

Gözlemcilerimizi aldık, Futbol direktörümüze "gözlemci görevlerini sen ayarla" emrini verdik. Oyunda ilerlemeye başladık ve 5-6 ay geçti. Açtığımız liglerde lig yarısına geldik ve dolayısıyla oyuncu istatistikleri yansımaya başladı tabloya. Bu arada gözlemcileriniz size oyuncular önerdi, listeler çıkardılar. Ancak biz şimdilik onlara bakmıyoruz. Peki ne yapıyoruz? Şöyle bir mesaj göreceksiniz ara ara;

Görseli tıklayarak büyültebilirsiniz.


Yani Futbol Direktörünüz sizler için İspanya Ligi'nde size gelmeyi kabul edecek oyuncuları bulmuş ve her türlü ayrıntıyı sizler zahmet edip yorulmayın diye kulüp ofisinizdeki masanızdaki kağıda dökmüş.

Şimdi önemli olan bir kaç nokta var burada, neler onlar? Şöyleki; oyuncuları listede gördüğünüzde yeşil kısımdaki "Maç" yazısına tıkladığımızda en fazla maç yapan oyuncuları gösterecektir. Bu önemli çünkü bize çok maçta yüksek ortalama yapan oyuncular lazım ki oyuncunun rastlantı eseri iyi oynadığı bir maça denk gelmeyelim. Ne kadar çok maç, o kadar gerçekçi ve doğru ortalama bilgisi demektir. Daha sonra kırmızı bölümde oyuncu ortalamarını görüyoruz. Bu resimde çok da kaliteli oyuncular bulamamışız. Tabi ki çok yüksek ortalamayla oynayan oyuncular vardır. Ancak unutmayın, bunlar bize gelmek isteyen oyuncular. Sarı çizgide ise anlayacağınz üzere çok maç yapıp ortalaması yüksek olan oyuncuların kesişme noktası.

Bütün bunlar demek değildir ki, bu rehbere göre oyuncu alacaksınız ve banko 7 ve üzeri ortalama yapacak. Takım uyumu vs gibi etkenlerde göz önüne alınmalı. Ama bu şekilde oyuncu almanız işi şansa pek bırakmamanızı sağlar. Oyuncu %70.9 ila %76.3 oranla iyi oynar (oranlar tamamen kafadan uydurmadır!!!)

Demiştim ya çok lig açmak ne işinize yarayacak diye? Ne kadar lig açarsanız yukarıdaki rapordan okadar fazla alırsınız. Açtığınız her lig için ayrı ayrı bu raporlardan alacaksınız.

Haydi kolay gele!


21 Haziran 2015 Pazar

FutbolHane Bekleriz

Lys sonrası daha çok ilgileneceğim ve  Yeni bir sistemle sizle birlikte devam edeceğizzzzz.


http://futbolhanem.blogspot.com.tr/

22 Mayıs 2015 Cuma

Bizi Facebook ve Twitter'dan Takip Edin

Blog yazılarına daha çabuk ulaşmak ve yazılardan haberdar olabilmek için adreslerimizi takip edebilirsiniz, sayfaya girmek için üzerine tıklayınız;

Facebook Sayfası

Twitter Sayfası

21 Mayıs 2015 Perşembe

Football Manager 2015 için en iyi taktik

Uzun bir yazı yerine sadece görsellere yer vereceğim.

Dizilişi gördükten sonra ön yargılı olmayın çünkü son derece güzel bir taktik. Dizilişleri GS, BJK ve FB kadrolarıyla görselleyeceğim.



BJK


            

FB




GS






Bununla birlikte sizlere taç ve korner taktikleri için görseller vereceğim. Sizlere önerim, kenar beklerinizin uzun taç atmasını sağlayın. Hem oyuncu tercihlerini o şekilde verin hem de taç atışı özelliği yüksek olsun. Çok gol bulursunuz.

Taç Taktiği ayarları:



Korner Taktiği



İndirmek için TIKLAYIN

Bu taktiği kullanarak İspanya 3. Lig ekiplerinden Gimnastic ile 10 yılda ECC aldım.

Bu taktiği kullanarak yaptığım kariyeri incelemek için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ

TAKTİK ALINTIDIR.

1 Mayıs 2015 Cuma

10 yılda 3. Ligden Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğuna Destansı Öykü

Fon Müziği:  -Tıklayın -

NOT: Resimlere tıklayarak büyütebilirsiniz



Uzun bir süre sonra tekrar herkese merhaba. Fm'ye ara verdiğimden dolayı blogu bir hayli aksattım farkındayım ama son 2-3 aydır sürdürdüğüm kariyerimle sizlere ve fmgazetesi.blogspot.com.tr'ye tekrardan güzel bir dönüş yaptığımı düşünüyorum. Ben oynarken büyük keyif aldım, umarım aynı keyfi sizde okurken alırsınız.

Belki "yinemi Gimnastic!" diyeceksiniz ama ne yapayım seviyorum bu takımı. :)

Evet üstte de yazdığım gibi takımımız İspanya 3. Lig ekiplerinden  Gimnastic. Daha önce "Bir dünya takımı yaratmak" başlığı altında aynı takımla ilgili bilgiler paylaşmıştım ama bu daha çok kariyer tadında olacak.


Stadımız



Antrenman sahaları ve gençlik yetiştirme kalitesi



Yukarıdaki fotoğraftan anlayacağınız üzere antrenman sahalarımız ve gençlik geliştirme tesislerimiz vasat durumda. İlk yıllardan harikalar beklemeyin derim ama tabi bu işler belli olmuyor. Bir bakıyorsunuz mütiş bir yetenek çıkıvermiş aşağılardan bir yerlerden. Güzel bir haber var oda şu ki, 16.600 kişilik Tarragona Stadımız her maç aşağı yukarı dolmakta. Tutkulu ve ateşli bir seyircimiz var. Bu da demek oluyor ki siz başarı getirdikçe onlar da çoğalacak.

İlk sene ben transfer yapmadım açıkçası. Kendi kadrom ile maçlara çıktım, çok da verdim aldım. Lago Junior'ı mutlaka oynatın. Gol kralı oldu. Alt liglerin gol makinesi bu genç adam. İşte ilk sezon lig sonu tablosu:


Playofflarda üst lige yükseldik ve ücretsiz, sözleşmesi biten oyuncularla kontrat yaparak ucuza kaçmaya çalıştık. Bunu bir tercihmiş gibi söyledim ama mecburi bir tercih bu aslında. Para sıkıntısı var. Bonservise verecek paramız yok ne yazıkki. Üst ligdeki ilk senemiz ısınma evresi oldu ve aslında lige güzel başlamamıza rağmen ligi 12. sırada bitirdik. Ertesi sene yani 2016-2017 senesinde yine 2. olarak direk La Liga'ya çıktık. Kısacası 3 senede 2 lig atladık ki bu başarıdır. 2. olduk ama La Liga'ya çok iddaalı geldik. Puan tablosu şöyleydi (atılan gol sayısına bakınız);



Demiştim ya sağlam hazırlandık La Liga'ya diye, büyük bir süpriz yapıp üst sıraları zorlamaya başladık daha ilk seneden. Her şey harika gidiyordu. Bir sene öncesinde Kolombiya'nın Deportivo Estudiantil takımından 18B gibi komik bir rakama takımımıza dahil ettiğimiz genç forvetimizin bir Wonderkid olduğundan habersiz onu yedekten oyuna sokuyordum yavaş yavaş. Adalente Liginde de oynadı fakat çok verim alamadık. Aynı şekilde La Liga'da da 13 maça çıkmasına rağmen 1 gol atabilmişti. 



Sonraki haftalarda genç Rome'yi (Jefferson Romero) yedeğe çektik ve aramızda soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Ben onun performansından, oda benim ona şans vermememden yakınıyordu ve az kalsın satacaktım. Bu oyunun dönüm noktasıydı. Satmadım ve kiraya vermeye karar verdim. La Liga'daki ikinci senemizde  bu oyuncuyu Deportivo'ya kiralayacaktım ancak oyuncu döndükten sonra bile gitmek istediğini söylüyordu. İyisiyle kötüsüyle bu La Liga'daki ilk senemiz geçti ve biz ortalamanın çok üstüne çıkıp 2017-2018 sezonunda 9. olduk. Yönetim her şeyden çok memnundu fakat finansal açıdan hala çöküntüdeydik. Üstelik kulübün kredi borcu bile yoktu. Ne tesisleri ne antrenman sahalarını geliştirebiliyordum. İşte ilk sezon tablosu:



2018-2019 senesi gelmişti ve sezon başlamıştı. Artık ligde kalıcı olabilmek ve üst sıraları zorlayabilmek için kalıcı bir iskelet kadro kurmak zorundaydım. Burada size bir tavsiye vermek istiyorum. Futbol direktörünüze çok önem verin ve ona transfer yetkisi verin. Ummadığınız yetenekler bulabilir size, hem de ummadığınız fiyatlara. Luciano Acosta 'da onlardan birisi.Regen değil bu oyuncu ve size tüm kariyerlerinizde tavsiye ederim. Bu oyuncu ilerleyen yıllarda takımın vazgeçilmezi olacaktı ve 8 ortalamanın altına düşmeyecekti.



Acosta'yı takımın beyni olarak rahatlıkla kullanabilirsiniz. Dengeli ve sürekliliği olan bir futbolcu.Uzun yıllar takımınıza katkı verecektir.

La Liga'da ikinci senemiz daha iyi geçti. Çünkü genç ve potansiyelli bir kadro kurmuştuk. Beklentileri aştık ve kendimizi 4. sırada bulduk lig sonunda. Üstelik 3. lüğü kıl payı kaçırmıştık.



İnanılacak gibi değildi bizim açımızda çünkü UEFA'ya bile gitmeden direk ECC'ye katılmaya hak kazanmıştık. ECC demek kasaya direk 8 MN girecek demekti.Yavaş yavaş finansımızda düzelmeye başlamıştı. Bonservissiz ya da bonservisi çok düşük oyuncular almamız bunun başlıca sebebi oldu. Ve güzel bir haber geldi. Yeni stadyum yapılıyordu. 30.067 kişilik yepyeni gıcır gıcır bir stadyum geliyordu 2 yıl sonra.Ama tabi bunun için yüklü bir kredi çekildi ve kulüp ilk kez büyük bir borcun altına girdi. Ancak bu kredinin bir kısmı sponsorlarımız tarafından karşılandı. Artık herkes bizim potansiyelli bir kulüp olduğumuzun farkındaydı ve sponsorlarımızda her geçen yıl artıyordu.


2018-2019 yani 4. olduğumuz bu yıl geçen sene Deportivo'ya kiraladığımız ve bu sene kadromuza tekrar dahil olan Rome'nin yılı oldu ve takıma kendini yavaş yavaş ispatlamaya başladı. Oyuncunun üzerine titizlikle düştük. Her özelliğini ve bireysel tercihlerini teker teker ilgilenerek geliştirdik. Oyuncuyu büyük kulüpler istemeye başladı sene sonunda. Çünkü artık "Wonderkid" yazıyordu. Değerini 90 MN olarak ayarladım teklif gelmesin diye. 1 sene sonra Man Utd 85 milyonluk bir teklif yaptı ancak oyuncuyla sözleşme imzaladık. Artık değerini 200 MN olacaktı ( bu bahsettiğim değer sizin istediğiniz değer. Yoksa tabi ki oyuncunun değerinde okadar görünmüyor). Acosta ve Rome harika uyum sağlamışlardı. Biri asist üstüne asist diğeri ise gol üstüne gol atacaktı her geçen yıl.

Aradan bir sene geçti ve geldik 2019-2020 senesine. ECC ön elemede karşımıza sağlam bir rakip geldi, Lyon. İlk maç kendi sahamızda zorladık ve 3-3 kaldık. Bu bile bizim için güzel skordu. Ancak ne yazık ki ikinci maçta deplasmanda 1-3 yenilince ECC'ye veda ederek UEFA gruplarına geldik.


Bir de üzerine Barcelona'ya 1-5 yenilince sezona oldukça moralsiz başladık. Ancak UEFA grupları için moralleri yükseltmemiz gerekiyordu. Ne de olsa beklentileri aşıp Avrupa kupalarında kendimizi gösterme fırsatı bulmuştuk.

Çekilen kuralar sonucunda kendimizi içinde Bordeaux, Schalke ve Krasnodar'unda içinde bulunduğu E Grubunda bulduk. Gruplarda üstün bir başarı kaydederek 1. sırada çıktık ve üst turda Spartak Moscow'un rakibi olduk. İlk maçta 4-1 yenmeyi başardık ikinci maçta ise 1-3 yenildik. Yine bir üst tura çıkmıştık.Rüya gibiydi herşey. Ligde de işler yolundaydı. Rakip bu sefer Shakhtar'dı. Deplasmanda 2-2 kaldıktan sonra iyice heyecan sarmıştı bizi. Kendi evimizde ise ne yazık ki 2-3 yenildik ve rüya sona erdi. Şimdi lige asılma zamanıydı. Gelecek sene mutlaka ama mutlaka ECC'ye katılmalıydık. ECC demek kasamızın parayla dolması, oyuncularımızın piyasa yapması demekti.



Ligdeki son 6 maçımızı bu şekilde geçirdik. Real Madrid'i bile 6-4 yenmeyi başardık ve yine 4. olduk. Yine yine yine! aynı puanla 4. olduk ne yazık ki!



Yukarda da dediğim gibi ve gördüğünüz gibi yine 3. sıradaki ile aynı puanda kalarak 4. olduk. Artık Rome ve Acosta Dünyaca ünlü birer futbolcu olmuşlardı. Ancak ikisininde bonservis bedellerini yüksek tuttuğum için teklif gelemiyordu ve dolayısı ile oyuncunun morali bozulmuyordu.

Yavaş yavaş takıma yeni yetenekler geliyordu ve puzzle ın eksik parçarları tamamlanıyordu. 2020-2021 senesi geldiğinde sene sonunda yine 4. olduk. Fakat bir farkla. Bu sene ECC gruplarına kalmayı başardık. Ön elemede Wolfsburg'u rahat bir şekilde eledik. Ancak bu seferde ECC gruplarında macera sona erdi. Sonuncu olarak tamamladık grubu. Bunun sebebi tabi ki genç kadro. Basit hatalarda bir çok gol gördük kalemizde. Hem de en kritik dakikalarda ve maçlarda. 

2021-2022 senesinde de ECC de aynı şekilde gruplarda kıl payı farkla sonuncu olduk ve Avrupa'ya veda ettik. Ancak ligi Barça'dan sonra 2. sırada tamamladık. Her şey rayına oturuyordu. Merdivenler birer birer ve atlanmadan çıkılıyordu. Sabırlık olmak zorundaydık. Alt yapı tesislerimiz ve alt yapı tesislerimizde gelişiyordu. Artık kasamız parayla doluyordu.



Dediğim ya sabırlı olmalıyız diye, artık sabrın karşılığını almalı ve ligi şampiyon bitirmeliydik. 2023 sezonuna gelmiştik. Rome'nin değeri 50 milyon Euro'lara gelmişti artık ve oyunun en iyi oyuncusu konumuna gelmişti. 200 MN talep ettiğimden dolayı kimse teklif yapamıyor, dolayısıyla oyuncumun kafası karışmıyordu. Ligde harika gidiyorduk. Şampiyonlar liginde grupları 1. tamamlamıştık ve 1. turu geçip çeyrek finale gelmiştik. Çeyrek finalde Tottenham'a elenmemize rağmen ligde şampiyonluğa oynuyorduk. Ama bir macera da orada bitmişti. Yine ikincilikle yetinmek zorunda kalmıştık. Puan durumunu söylemiyorum, siz bakın...




Veeeeee geldik son seneye, yani şimdiye. 2023-2024 senesi oldu. Lige harika başladık. ECC gruplarında birinci çıktık. Artık çok rahat galibiyetler alıyorduk. Gelen rakiplerimizi bir bir evlerine moralsiz gönderiyorduk. Sezon sonunda Ligde şampiyon olmuştuk ve ECC finalinde rakibimiz yabancı değildi. Barcelona ile ECC finali oynayacaktık. Heyecan sarmıştı. Maç sonunda otoritelerin beklemediği derecede bir sonuç gelmişti. Ben susayım resimler anlatsın :)




Kariyer boyunca iki oyuncudan bahsettiğim ama diğer oyuncularımın da hakkını yiyemem. Her oyuncunuza sabırla kadronuzda yer verin. Emin olun karşılığını verecektir. 



Hikayenin kahramanları


-ROME-




-ACOSTA-





KULÜP FİNANSI

İlk Hali / Son Hali







19 Nisan 2015 Pazar

Hatem Ben Arfa... Kayıp bir cevher..

Bir futbolcu düşünün.. O kadar meziyetli ki yeni Figo olarak adlandırılıyor , attığı çalımları gözünüzle takip edemiyorsunuz , Lyon'da iken Marsilya'yı peşinden koşturuyor...Aklıyla oynuyor.. Ya da düşünmeyin... Zaten öyle biri var. Kendisi Hatem Ben Arfa.. 
 Aslen Tunuslu bir ailenin çocuğu. Kısaca yine bir Fransız hikayesi , yine sömürge.Ailevi sorunları çok olan bu genç çocuk çalıştığı oto yıkamacıdan kaçıp mahalle maçlarına katılıyordu. Mahallesinde ünlü olan bu genç her maç müthiş yeteneğiyle göz büyülüyordu. 

 1993 yazında Lyon yaz futbol okuluyla başlamıştı bu hikayeye..

 Her şey iyi gidiyordu Lyon'da profesyonel oldu.. Çalımlar , goller , asistler.. 

 Tamı tamına 12 Milyon Euro'ya Marsilya'ya transfer oldu.. Büyük para , büyük oyuncu. 

 Kiralık gitti Newcastle'a. Premier Lig'deydi artık.Her şey daha zordu.

 Sonra... Sonrası çok çok kötü. Manchester City ile oynanan maçta Nigel de Jong Arfa'nın bacağını kırmıştı..Çok zor günler yaşayan Ben Arfa'ya Newcastle sahip çıktı.Onun ayağı kırıldıktan tam bir gün sonra Newcastle 4.5 yıllık bir sözleşme teklif etti.Ben Arfa'ya bu kadar hoşgörü , merhamet ile yaklaşan Newcastle artık Ben Arfa'nın yeni eviydi.. 

 Yine de zor günlerdi onun için.. Kariyerini bu kadar sıkıntı içerisinde ilerletmeye çalışırken mahvolmuştu.28 yaşına geldi bile..

 Dağılmış bir kariyer. Gece hayatı , sakatlıklar , vefasızlık... Hatem Ben Arfa.. 



-futbolumsubirspor.blogspot.com

26 Şubat 2015 Perşembe

Doluşun :) Eski Kanala Bot Attıkları İçin Yeni Kanal Açtık Daha Adil ve Daha Dürüst İşler için Youtube Kanalımıza GELİN!!

Hep birlikte ailecek eğlenebileceğimiz ortam için buyurun. https://www.youtube.com/channel/UComiGG88aBVFiO4W4qp5aDA

18 Şubat 2015 Çarşamba

FM 15 İnceleme : Joel Tague

joel 21 Yaşında Londrina oyuncusu olan Joel daha genç ve piştikçe kendini katlayabilecek bir profille FM15 de karşımızda yer alıyor. Belki kullanan olmuş beğenmiş veya beğenmemiştir. Belkide ilk kez burada bu yazıda bu oyuncuyu görüyorsunuzdur. Denememek için engel değil elbet fm serilerinin her birinden ortaya çıkan efsane oyuncular vardır. Football Manager’ın kendi efsane oyuncularını oluşturduğunu az çok bu oyunla günlerini geçiren arkadaşlar bilecektir. FM 2013′te Carlos Fierro FM2014′te ise Mitrovic bu efsanelere örnek gösterilebilir. Kamerunlu genç oyuncu Joel’de FM2015′in efsaneleri arasında yerini alıyor bana göre. Fırsatçı golcü rolünde tamda hiçbir eksiksiz olarak verilerini bize sunan Joel 2018 geçmiş verilerine baktığımızda bu çocukta iş yapar gözünü bize gösteriyor. Toplam verilerine baktığımızda ise bu çocuk kesin iş yapar diyebiliyoruz kariyeri boyunca oynadığı 155 maçta 69 gol atmış 11 asist yapmış Ortalaması 7.04 ile oynamış bir forvet. Gelişmiş profilini daha iyi göstermek isterdim size daha gelişmiş olarak ama random olarak bu düzeye gelmiş ki verilerinin üstünde özellikleri bize bu çocuk bir cevher parlatmamız lazım dedirtiyor. Hepinizin bana katıldığını duyabiliyorum :) joel Gelelim Kamerunlu gen yıldız Joel Tague’nin artıları ve eksilerine. FM15′te karşımıza çıkan yeniliklerden en iyisi diyebiliriz. Joel de açık şekilde ilk ve tek eksik sanırım kafa vuruşu ve zıplaması.Bir forvette olması gerektiğini düşündüğüm bu özellikler oyuncumuz da biraz zayıf kalıyor. Antrenmanlarda bu özelliklere yüklenmek gerektiğini düşünüyorum. İstikrarlı, büyük maçları seviyor olması ise her oyuncuda bulunmayacak bir özellik genellikle kaliteli isimler büyük maçları sevmez çünkü üstündeki baskı daha çok olur ama Joel’de bu durum ters bir şekilde gerçekleşiyor. Bonservis konusunda neredeyse çok ucuz diyebiliriz.Tabi bazılarımız 1.5 milyon € fazla diyor olabilir ama bu tarz oyunculara bu para verilir diyorum:) Yazının sonuna yaklaşıyor olmuşken bir şey eklemek isterim genç kaliteli isimleri seven arkadaşlara kesinlikle Joel’e kariyerlerinde fırsat vermelerini teklif ediyorum. Her seride var olan ve bu seride de oluşturacağım özel listeme alacağım isimlerden biri Joel. Umarım alıp dener ve geri dönüşü yaparsınız memnuz kalmanız dileğiyle bol gollü maçlar dileğiyle.Bir daha ki yazıda görüşmek üzere…

FM 2015 İnceleme |Niklas Süle

Yeni bir yazıda yine karşınızdayım. Bu sefer defansınıza Duvar olabilecek bir oyuncuyla, tip olarak Mertesacker’e benzetiyorum. Niklas Süle, boy, kafa vuruşu ve cesaret olarak tam anlamıyla o Mertesacker potansiyeline sahip bir oyuncu. Genel olarak oyuncumuzu ele alırsak. Hava toplarındaki üstünlüğü gözle görülür seviyede müthiş yüksek ki oyunda 2020 yılında da olduğu takımı da görünce Pique‘nin 2020 modeli olarak takıma gelmiş görüyoruz. Tabi bir tabir vardır ya herkes’in bildiği uzun olan adam koşamaz ve hızlı değildir. Niklas Aslında Süle’de öyle gibi fakat hızı muazzam derecede iyi olmasına rağmen zıttı olarak Hızlanması iyi değil. Bu arada boyu 194 cm oyunda ama gerçekte 195 cm olduğunu belirtmek isterim. Oyuncu gözlemcileri bu konuda yanlış bilgi vermiş olmalı. Wikipedia’ya baktığımda bir şey fark ettim orada da 194 cm boyu neresi doğru merak konusu :) Niklas İlk baştaki profilini görseniz ve şimdiki gördüğünüzde epey artış olmuş ama çalışkanlığı biraz daha yüksek olsa bu oyuncudan ne çıkabileceğini kimse tahmin edemez gibi. Konsantrasyonu düşük olması en büyük eksisi olarak görmemiz mümkün ve hızlanması düşük olması da arkaya kaçabilecek hızlı adamlarda zorlanacağını gösteriyor ama en büyük artısı olan zıplama, kafa vuruşu, savunma, duran topu olsun hücum duran topu olsun sizin en büyük silahınız olacak yanına hızlı bir defans koyarsanız ve o da genç ise sizi rahat 10 yıl taşırlar.

11 Ocak 2015 Pazar

Football Manager 2015 14+14 Yabancı Kuralı Yaması


TFF’nin yabancı sınırlamasıyla ilgili verdiği yeni kararı Football Manager 2015 oyununda denemek ister misiniz? Düzenleme ile birlikte takımlar kadrolarında maksimum 28 lisanslı oyuncu bulundurabilecek. Bu oyuncuların en fazla 14’ü yabancı olabilir. Takımlar sahaya 11 yabancı ile çıkabilir. Yalnız takımların 18 kişilik maç kadrosunda en az 7 yerli oyuncu bulundurması ve yerli oyunculardan en 1 tanesinin alt yapıdan yetişmiş olması zorunludur. Tüm bu kuralları en gerçekçi şekilde oyuna aktarabilirsiniz.

Football Manager 2015 14+14 Yabancı Kuralı Nasıl Kurulur?

  • Aşağıda vermiş olduğumuz linkten veritabanı dosyasını indirdin.
  • İndirdiğiniz arşivin içindeki Ocak2015_Yabancı_Sınırı_Yeni_Kuralı_14+14.fmf dosyasını (C:\Users\Asus-PC\Documents\Sports Interactive\Football Manager 2015\editor data) dizinine atın.
  • Yeni bir kariyer açarken sol üst menüde Yeni Oyun açılır menüsünün üzerine gelin ve Editör Veri Dosyaları sekmesine tıklayın.
  • Son olarak Ocak 2015 Yabancı Kuralı isimli seçeneği aktif edin.

KAYNAK: http://oyunwizard.com/football-manager-2015-1414-yabanci-kurali-yerli-kurali.html

6 Ocak 2015 Salı

MotoGP 14 İnceleme,Nasıl Oynanır?

Yarış oyunlarında özellikle seçiciliği seviyorsanız ve zor bir motor yarışı arayışındaysanız MotoGP 14 tam size göre. Birbirinden zorlu yarışları ve farklı modları ile MotoGP 14, grafik anlamında geri planda kalsa bile, oynanış bakımından takipçilerini mutlu edebilecek cinsten.


Hem ses, hem de grafik motoru konusunda kendisini geliştirmesine rağmen, MotoGP 14 bir yarış oyunundan çok, bir simülasyon oyunu. Bunu bir kenara not almanızı istereceğim. Yani herkese hitap eden bir içeriğe sahip değil. 

Yarışmaktan fazlası
MotoGP 14; PC, PS3, Xbox 360, PS4 ve PS Vita platformlarında piyasaya çıktı. Her ne kadar bir konsol oyunu olarak düşünülse bile PC tarafında mutlu olan takipçileri elbet vardır. Eğer PC versiyonunu merak ediyorsanız sizi biraz bekleteceğim. Öncelikli olarak işin konsol kısmına bir göz atalım.

MotoGP 14, hem single hem de multiplayer modu ile ön plana çıkıyor. Motor kontrollerinin son derece zor olduğunu belirtmekte fayda var. Sadece eğitim kısmını geçmek bile kiminiz için resmen işkence haline gelecektir.

Single mod içerisinde; Grand Prix, Instant Race, Championship, MotoGP Career, Real Events 2013, Time Attack ve Safety Car Mode gibi içerikler yer almakta. Multiplayer tarafında ise direkt online olarak farklı oyuncularla yarışıyoruz. Ayrıca MotoGP 14, iki kişilik lokal ve 12 kişilik online çoklu oyuncu desteği sağlıyor. Çoklu oyuncuda sürücüler, Grand Prix, Championship, Split Season ve Split Battle modlarıyla birbirleri ile kıyasıya yarışabiliyorlar.


Modlara kısaca giriş yapacak olursak, dilersek yarattığımız yarışçımızı geliştiriyor ve büyük yarışlara hazırlıyoruz, dilersek ünlü yarışçılarla tozu dumana katıyoruz. Ayrıca yarışçılarımızı yaratırken, yaşından tutun, kaç kere yarıştığına kadar, hatta nasıl freni kullanabileceğine kadar birçok içeriği belirleyebiliyoruz. Bizi yönlendiren bir de menejerimiz var. Kimi zaman bizleri bilgilendiriyor ve yarış pistinde nasıl ön plana çıkabileceğimizin taktiklerini veriyor. Bunların yanında sponsorları bağlamak ve tabii ki takipçilerimizi de mutlu etmemiz gerekiyor. Yani başarı basamaklarını çıkmak o kadar kolay değil.

Kişisel yarışçımızı da yarattığımız ve ayrıca ünlü yarışçılarla deneyimleyebileceğimiz MotoGP 14, aynı zamanda bilinen yarış pistlerini ve ülkelerini de ayağımıza kadar getiriyor. Her ülkeye veya pisti seçtiğimizde, giriş ekranında bir belgesel misali oldukça eğlenceli videoları izleyebiliyoruz. Ayrıca pist tanıtımları da oldukça başarılı, hatta kaç dönüş olacağı veya sağa - sola dönüşlerin de ne kadar keskin olacağı konusunda detaylara sahip olabiliyoruz. 

Bir ara grafik demiştik sanki?
Yeni bir grafik motoru ile bizleri karşılayan Milestone'un ilk yeni nesilde çıkan MotoGP ismi MotoGP 14 ve her ne kadar rahatsız eden kaplamalar olsa bile firma, bir önceki eleştirileri göz önüne almış gibi duruyor. Eski fizik motoru üzerinde iyileştirme çalışması yapmış. Ayrıca, Moto3, Moto2 ve MotoGP yarış liglerindeki bütün yarışçıları ve takımları MotoGP 14'te toplamış. Yalnız işin bir de kötü tarafı var; bizi takip eden seyirci animasyonları yok denilecek kadar az ve pistlerin modellemesi çeşitli olsa bile, anti aliasing sorunsalı insanı çileden çıkartıyor ve ister istemez heyecanımız kursağımızda kalıyor.



Son olarakMotoGP 14 genel olarak motor yarışlarını sevenler için "yeterli" ancak PS3 ve Xbox 360 platformlarında yaşanan performans sorunları, ne yazık ki sadece PS4 veya PC platformlarında oyunu oynanabilir hale getiriyor. Bu da herkesin MotoGP 14'ün tadını çıkaramayacağı anlamına geliyor.

Motor ve yarışçı çeşitlilikleri, yarışçımıza kattığımız özellikler ve içerik anlamında gerçekten zengin bir oyun olsa bile PS3 ve Xbox 360 platformlarında MotoGP 14, sınıfta kalmış durumda. PC ve PS4 platformlarında ise zengin içerikler ve özenilmemiş grafiklerle baş başayız.

Entwined İnceleme,Nasıl Oynanır?

Video oyunlarında söz konusu müzikal içerikler olduğunda, kaçınızın dikkatini çeker bilemiyorum ancak yeni nesil platformlardan biri olan PS4, bu türden nasibini alan konsollardan. Hatta işin içerisine biraz aksiyon ve biraz da ritim koyduğumuzda, Pixelopus'un Entwined ismi ile buluşuyoruz.

Elimizde Sam Marshall'ın mükemmel melodilerini bir araya getiren ve iki ruhun bir türlü kavuşamayan hikayesini gözler önüne seren bir oyun var. 

Notalar eşliğinde birbirleriyle buluşmaya çalışan iki ruhun hikayesi demiştim sanırım. Evet doğru; bunlardan biri turuncu bir balık, diğeri mavi bir kuşu simgeliyor ve bir araya geldiklerinde muhteşem yükselen ejderhaya dönüşüyorlar. Sizin kafanızdaki iri ejderha kavramından çok, bir Çin Ejderhası kavramını düşünebilirsiniz.  



Sony Computer Entertainment'ın dağıtımcılığını yaptığı Entwined, E3 2014 konferansında kendisini gösteren ve kısa sürede sadece müzikleriyle dikkat çeken bir oyun oldu.

Biraz hikaye, biraz oynanış
Entwined'ın elimizdeki tek hikayesi birbirlerine aşık olan iki ruhun buluşma isteği ancak bir türlü bir araya gelemiyorlar ve oyun boyunca dualshock 4'ümüzün analog tuşlarıyla onları tuzaklardan kurtarmaya çalışıyoruz. Hatta her engeli aştığımızda kulağımıza fısıldayan müzik de bize eşlik ediyor.

Entwined'da her bölüm elementlerin adını alıyor. Toprak, ateş, su ve benzeri elementlerin isimlerini alan bölümler, dilersek bir kere bitirildiğinde, tekrar oynayabiliyoruz. Tabii daha yüksek puan almak için, daha zorlu engellerin de bizi beklediğini belirteyim.

Sürekli ilerleyen bir koridorda, karşımıza çıkan engelleri uygun renklerle tamamlamaya çalışıyoruz. Balığı turuncu renkle, kuşu ise mavi renkle tamamlayarak bölüm boyunca ilerliyoruz. Tabii kimi zaman ikisini bir araya getiren bir de yeşil rengimiz mevcut. Sağ ve sol üst köşede yer alan sağlık çubuklarımız tamamlandığında ise, yeşil bir ejderhaya dönüşebilmek için iki ruhu da bir araya getiriyoruz. Sonrasında olan ortada, ejderha olmanın keyfini çıkartıyor ve koridorun ucundaki ışığı geçerek, bir sonraki bölüme doğru uçmaya başlıyoruz. Olay tabii ki burada bitmiyor. Her bölümde tekrar ayrılan ruhlarımız, aşk hikayelerini farklı grafikler eşliğinde oyuncuya sunuyor. Her seferinde ayrılıyor ve tuzakları doğru şekilde geçtiğimizde, tekrar bir araya geliyorlar.

Biraz grafik
Unity'nin nimetlerinden yararlanan Entwined, kimi zaman hikaye gereği sulu boya tekniği ve kimi zaman ise sanki bizleri uzay boşluğuna davet eden farklı görselleriyle etkiliyor. Hatta ister istemez, kendimizi biraz geçmişte buluyor ve PS2 grafikleriyle bile eğlendirebiliyoruz. Bu durum, kimimiz için büyük bir eksi olsa bile, kim sevmez ki nostalji yapmayı.


Entwined'dan özellikle çevre etkileşimi diye bir şey beklemeyin. Zira oyun boyunca tek yaptığımız, bulunduğumuz ortamı müzik eşliğinde keşfetmek. Doğal olarak biraz duygusallığın ön planda olduğunu, hatta kendinizi rahatlatmak için çerez niyetine zaman geçirebileceğiniz bir oyun olduğunu söyleyebiliriz. Eminim aranızda tekrar oynanabilir bir özelliği olmaıdğı için, Entwined'ı raflarda tozlanmaya mahkum bırakacaklar da olacaktır. 

Astebreed İnceleme,Nasıl Oynanır?

Bağımsız yapımların birçoğunun ne kadar başarılı içeriklerle karşımıza çıktığını biliyoruz. İşin içerisinde bol bol aksiyon ve oldukça başarılı bir hikaye olunca da tadından yenmiyor. Özellikle anime kültürüne yakın olan "bazı" oyunların bu konuda ön plana çıktığını bilirsiniz. Astebreed de bunlardan biri ve bağımsız bir firma olan Edelwise'ın gözbebeği.

Astebreed, on the rail türünde ve bir shoot'em up oyunu. Hatta aksiyon ve arcade türlerini de barındıran Astebreed, Mecha kontrolünü oyuncuların deneyimlemesini sağlıyor.

Anime demişken belirtmekte fayda var, Astebreed görünüşte anime içeriklerine sahip olsa bile, oyuncuyu tatmin eden bir yapısı var.

Hikayeye giriş
Astebreed'in belki de tek kötü tarafı hikaye ancak anlatımı veya sunduğu öykü değil, kısa olması. Yani sanki bir animenin finalini izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Konuşmalar eşliğinde kontrol ettiğimiz Mecha'mız, korkusuz pilotlarıyla düşmanlarımızı yok etmemizi sağlıyor.

Birçok oyunda yer alan kötüyü yok etme konsepti Astebreed için de geçerli. Birbirine benzeyen ancak farklı amaçlar uğruna savaşan iki kızın inanılmaz savaşına tanıklık ediyoruz. İkiz olan Fiona ve Estine farklı kaderlerin savaşçıları olsa bile Roy isimli savaşçı, bir şekilde partneri Fiona'ya yardım etmeye çalışmaktadır. Zira Estine'nin amacı hem kardeşini, hem de evreni yok etmektir. Roy ve Fiona, acı verici sonuçları olacağını bilse bile onlara savaş taktikleri veren Deniel'i dinlemeyi tercih edip, Mecha'larını daha güçlü hale getirmeyi amaç edinirler ve evrenin karanlığa girmesini engellemek için ellerinden geleni yaparlar.


Daha fazla shoot'em up
Astebreed, ilk bakışta bizleri 80 ve 90'larda atari salonlarından çıkamadığımız günlere götürüyor. Özellikle türü gereği de böyle bir izlenim uyandırması çok normal.

Toplamda altı farklı silahımız mevcut. Bunların üçü yakın, üçü uzak menzilli silahlar. Kimisi hedefe kilitleniyor ve kimisi ise kılıcımızın tadına bakıyor. Aynı zamanda oyunun kendisinin de üç farklı zorluk seviyesi olduğunu belirtmekte fayda var. Zorluk seviyesine göre boss dövüşleri oldukça farklı boyutlara taşınabiliyor. Mecha'mızın kılıcıyla savurduğumuz roketlerden tutun, düşmanımıza otomatik olarak kilitlenen özel silahlarımız bile mevcut. Hatta bölümler ilerledikle Mecha'mızı geliştirip, daha hızlı uçmasını veya daha sert kılıç darbeleri vurmasını bile sağlayabiliyoruz.

Genel olarak Mecha'nın kontrolü bizde değil, en azından kısmen. Füzelerimiz ve uçuş yönümüz bize bağlı olsa bile, on the rail türünün verdiği hareketliliğe sahip olan Astebreed, her yönüyle oldukça eğlenceli. 

Ufak detaylar gözden kaçmaz
Astebreed'in seslendirmesi tamamen Japonca ve dilerseniz sadece düşmanlarımıza odaklanabiliyor, konuşmaları kapatabiliyoruz ancak bunu tavsiye etmiyorum. Özellikle Mecha severlerin, hikayeyi beğeneceğini düşünenlerdenim (neden bu kadar kısa sürdü diye hala sitem ediyorum). İngilizce altyazı seçeneği olan Astebreed, aynı zamanda bölüm boyunca ilerlerken, karakterlerimiz arasındaki diyaloğu da gözler önüne seriyor. Seslendirmeler resmen bir animeden kopup gelmiş kadar başarılı. Mecha'mız zarar gördüğünde karakterlerin çektiği acı bile seslendirmelere yansımış. En azından kuru kuru, sürekli düşman gemilerini yok etmekle ilerlemiyoruz, aksi takdirde oyun gerçekten sıkıcı olabilirdi.